Psikoterapi kişinin, duygu, düşünce, davranış ve kişilik özelliklerinin kendi beklentileri doğrultusunda değiştirmesi amacıyla psikoloji ilkelerine dayalı klinik yöntemlerin uygulanması ya da kişilerarası ilişkinin kullanılmasıdır (Prochaska ve Norcross, 2007).
Psikoterapi ekollerindeki çeşitlilik, yöntem ve ilkeler gelişmeye ve çeşitlenmeye devam etse de, danışan ile terapist arasındaki iletişim ve danışanın terapi hakkındaki beklentileri, sürecin ana belirleyicisidir.
TERAPİ SÜRECİ
Terapi, doğası gereği danışanın hayatında değiştirmek istediği ya da değiştirmeye ihtiyaç duyduğu duygu, düşünce ya da olguları seansa getirmesi ile başlar.
Ancak terapiler, genel kanının aksine mevcut hayat düzenindeki sorunları ortadan kaldıran sihirli bir değnek arayışına yanıt vermez.
İstenen ve ihtiyaç duyulan değişimi yakalayabilmek, huzur ve rahatlık içerisinde geçen seanslardan ziyade, köklü alışkanlıkları ve mevcut düzeni yerinden eden, zorlu ve öğretici bir süreç neticesinde gerçekleşir.
DEĞİŞİM
Bilinçli zihnimizde inanarak ve kendimizden emin bir şekilde bu değişimi isteyebiliriz. Fakat görevi, hayatımız boyunca öğrendiği bilgiler ile bizi hayatta tutmak olan bilinçaltımız, kendisini bir başkasının kollarına bırakıp tüm gerçekliğinin sorgulanmasına pek de yanaşmaz.
Değişime karşı olan bu direnç ve huzursuzluk ise, sürekli olarak kullandığımız ve bizlere büyük kolaylık sağlayan bilişsel kısa yolların bir yansıması olabilir.
BİLİŞSEL KISA YOLLAR
Bilinçaltımızın sahip olduğu bilgiler ışığında oluşan bilişsel kısa yollarımız, beynimizin mümkün olduğu kadar az enerji harcamasını sağlayarak, oldukça hızlı kararlar vermemizi ve uygun davranışları sergilememizi sağlar.
Böylelikle düzenli olarak sergilediğimiz davranışları ve aldığımız kararları, tekrar tekrar analiz etmek yerine bir otomatik pilota devredebiliriz. Genel anlamda hızlı, etkili ve güvenilir olarak kabul ettiğimiz bu kısa yollarımızda oluşan hatalar ise, bilişsel çarpıtmalar neticesinde çeşitli işlevsiz davranış, düşünce , duygu ve iletişim problemlerine yol açabilir.
Ancak bilinçaltımız, gündelik hayatımızı zorlaştıran ve modern dünyada işlevi olmayan bu olgular konusunda bizim kadar hassas ve duyarlı değildir.
DİRENÇ
Bilinçaltı, insanlığın binlerce yıllık birikimi ile şekillenerek, neslimizin devamını sağlamak konusunda, her ne kadar başarılı olsa da, yeniliklere ayak uydurmak ve kesin dönüşümler konusunda da bir o kadar huysuz olabilir.
Bu huysuzluk ile başlayan direnç, terapi süresi boyunca hem süreci, hem de terapisti pek çok teste tabi tutarak, mümkün olduğunca mevcut sistemi korumaya çalışır.
Direnç terapi süresi boyunca kendisini pek çok şekilde gösterebilir. En sık ve bariz olanları ele alacak olursak;
Seansı tamamen unutmak ya da geç kalmak.
Seans içerisinde verilen egzersizleri unutmak, yapmamak ya da eksik yapmak.
Seans ücretleri eksik, geç ya da hiç vermeyerek süreci sonlandırmaya çalışmak.
Süreç ve seansın kurallarına uymamak.
Seans içerisinde, terapistin yetkinliği konusunda sorgulamalar yapmak ve mümkünse terapiste sözel olarak saldırmak.
Seans içerisinde terapistlik rolünü üstlenmeye çalışmak.
Terapiste doğruları söylememek ve kendini açmamak.
Seans içerisinde çok hızlı, dağınık ve konudan konuya atlayarak, problemleri gizlemek.
Şeklinde sıralayabiliriz.
Bilinçli zihnimiz ile fark edemediğimiz, ancak bilinçaltı tarafından ustalıkla gerçekleştirilen bu tür direnç davranışlar, kişinin geçmiş yaşantıları, tecrübesi ve içinde bulunduğu sürecin özelliklerine göre değişiklik gösterebilir.
Bilinçli zihnimiz ile istediğimiz değişim ve o değişimi getireceğini düşündüğümüz terapist, bilinçaltımızın saygısını ancak bu dirençleri aşarak kazanabilir.
Gelen değişimin geçerliliğinden, güvenirliliğinden ve mevcut sistemden daha işlevsel olduğundan emin olduktan sonra bile, bilinçaltımız değişime alışmakta ve sürdürmekte zorluk çıkartabilir.
Sadece hayata kalmak değil, daha kaliteli bir yaşam inşaa etmek. Sürdürülebilir gelişim ve değişimler sağlayarak modern dünyada varolabilmek için, siz de bir uzmandan destek alabilirsiniz.
Kaynakça
Prochaska, J. O., & Norcross, J. C. (2007). Systems of psychotherapy: A transtheoretical approach. South Melbourne, Australia: Thompson Brooks/Cole.
Commentaires